2 Temmuz 2025 Çarşamba

Günler Geçer

Günler geçer ve çalışır şafağın değirmeni,

Kim bilebilir ki kimi, neyi eskittiğini

Ben ne kadar önemserdim kendimi, hay Allah!

Sen ne kadar kumraldın aynalarda, hay Allah!

Temmuz tam bu işe göredir bana kalırsa,

Gel bağışlayalım birbirimizi.


Turgut Uyar 

- Büyük Saat, Sf. 556

Kuşlu Gazel

Koyup zarfın içine, üstünü acıyla pulladım,

Sana bir sevinçlik menevişli kuş yolladım.


Son kuşlarımdı bunlar, dedim telef olmasın,

Geçti artık, göğsümde kuş barınmaz, anladım.


Esti rüzgâr bozuk bozuk, örselendi yüreğim,

Eksik gedik nem varsa ezberden tamamladım.


Bende sönen şavkıması sürsün diye yaşamın,

Bu kuşları senin için gözlerimde sakladım.


Kim sürmüş Altıok Metin, dünyanın sefasını,

Kirletilmiş bir zamanı yürürken adım adım?


Metin Altıok


02 Temmuz 1993 

Madımak

11 Şubat 2025 Salı

(Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün)

akşam olur

mektuplar hasretlik söyler

zagrep radyosunda lili marlen türküsü

dost ağlar karanfilim dost ağlar

marş söylemeden ölmek bize yakışmaz

ve biz yine yıldızlara bakarız

ve yine yıldızlar bize bakar.


Attilâ İlhan / Lili Marlen

1 Ocak 2025 Çarşamba

01.01

Ben sana hep üşüyordum, 

Çünkü kıştım. 

Nakıştım, bakıştım. 

İnkâr etmiyorum da bunu 

Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım. 

Ve lütfen inkâr etme, 

Sana en çok ben yakıştım... 


Özdemir Asaf

30 Aralık 2024 Pazartesi

Kim Bağışlayacak Beni?

Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.

Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim

var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.

Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu,

geldikçe anlıyorum ki, biz,

bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.


_______________________________________

sen güzel insansın

herkes biliyor bunu

yaramı alıp uzak şehirlere gidiyorsun

- saçlarımı düz bir denize ısmarlıyorum


utanma! ayıp değil ki bu

bak ben utanıyor muyum?

kanayana kadar dizlerim, misket oynarken

hem unutma herkes birilerinin yarasını taşır uzaklara.


__________________________________________

bir kuşun anısı kalmış bende, saklı

bundan gözlerimdeki kayalık,

içimdeki serseri buzullar

dürtme içimdeki narı

üstümde beyaz gömlek var.


__________________________________________

Aklıma suyun intiharı geliyordu hep

Şelale deyince

Divaneliği söylüyordum

Sana böyle akmaktan çok korktuğum içindi.


Birhan Keskin

29 Aralık 2024 Pazar

Grapon Kâğıtları

Sonra içime ve hatta dışıma kapandım. 

Küsmek gibi bir şey. 

Bir çeşit gölge fesleğeni. 

Bir çeşit olmayan hayat. 

Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim. 

Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu. 

Bir yığın insan tanıdım. 

Ama hep yalnızdım.


Didem Madak

bıktığım şeyler ve yeşil fanila

 gözlerin bir yeşil fanilaydı balkonda uçuşan

sicim yağmur taklidi

bıkmıştım zor geçen kışlarımı anlatmaktan

bardağa birkaç çiçek ıslamaktan.

parmağımın ucunda kırmızı kenarlı bir bulut

onu uzatırdım sana, yalnızlık gibi iri bir damla

parmağıma düşen bir damla kandı aşk.


seni sevince pazara çıktım sevinçten

enginar aldım ''süper enginarlar'' diye bağıran adamdan

oturup ağladım sonra, şaşırdın.

bu ''süper'' oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.

canımın acısıydın.

ben bir tek o canı unutmamak için her şeyi hatırlamıştım.

sevişmiştik.

evde binlerce tespih böceğinin ayak izleri

sevişmiştik.

biri başımdan aşağı pırıltılarla dolu bir sözlüğü

boşaltmış gibi

seni sevince kıpırdayan her şiiri

kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum.


sonra gittin.

birlikte kışlıkları naftalinleyecektik.

söz vermiştim unutmayacaktım gözlerini

bir yeşil fanila gibi ipte, alıp ütüleyecektim.

herkese iyi akşamlar demeyi öğretecektim gözlerine.

sonra gittin.

çocuk oldum bir daha, ağladım.

kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.

kitaplar, aşk, her şey.

her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.

keşke nane şeker gibi mentollü bir buluttan doğaydım

sonra gittin.

beyaz bir küf büyüdü evde, tersten yağan kar gibi.

keşke dünya toz şekeri ile kaplı olsaydı.

çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı.

söz dedim, söz verdim.

ruhumu gömdüğüm yer hala belli.

güneşi özledim, sonra seni

keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.


sonra gittin

gözlerin bir yeşil fanila unutulmuş balkonda

sicim yağmur taklidiydi

artık iyice inceldi.


 didem madak