28 Haziran 2018 Perşembe

Anna

Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabb'in adıyla başlayan adamlarız Anna.

Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.

Sanayi Devrimi'nde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.

Piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde. Kalbimiz derken, ilk gençliğimiz, sakalımız, bir kasetin iki yüzüne de art arda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum aslında.

İşte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.

İnsaf et Anna!

Gidelim buradan.

Senin masumiyetini,
bilgelik zamanlarından kalma sırları,
dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.

Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.

Ölelim diyecektim az kalsın. Ölmeyelim. Hiç ölmeyelim Anna.

Sarılalım diyecektim az kalsın. İçimden böyle şeyler de geçiyor işte. Sarılalım, dudakların…

Tamam sustum.

Gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
Şiir kalsın istersen, sadece otursak. Oturmasan da olur benimle,
Sadece ellerimi tut. Ellerimi tutma dilersen, sadece yüzüme bak.
Yüzüme bak ama Anna, yüzüme bak. Gözlerime bak, gözlerimin içine bak.

Gözlerim biraz karanlık. İçinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, Cipralexler, Turgutlar, Edipler, Sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen baş ağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var.

Gözlerim biraz yorgun. İçinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…

Bekleyişler Anna. Köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela. Nişanlısı askerde kızlar, kızı ölüm orucundaki baba, babası tersanede oğul, oğlu şizofren anne.

Hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var. Ama geçecek hepsi, geçecek. Şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.

Gözlerimin içine bakmaktan korkma Anna.

Sen adımını attığın andan itibaren Hira dinginliğine dönüşecek ortalık.

Tanrı bizimle de konuşur belki.



Bir Adam Girdi Şehre Koşarak, Tarık Tufan

Senden Sonra

Senden sonra 23 şehir gezdim.
3 kilo aldım.
Dünya bilmem kaç 365 günde bilmem kaç dönümünü tamamladı.
Darbe oldu.
İhtilal oldu.
Barış gelmedi.
Savaş bitmedi.
Seni özledim.
İltica edecek tek yer bulamadım.
Gittiğim her yerde senden bir nefes bıraktım.
Belki yürürsün aynı sokakta.
Ayak izime denk düşer ayak izin.
Belki saçına değer nefes.
Belki sen de bir gün özlersin diye, seni uzakta bıraktım.
Seni uğurladım.
Sana kavuştum.
Seni terk ettim.
Bilmem kaç kilometre yol gittim.
Evren kaydı,
Sen göğüs kafesimden milim kaymadın.

Ezel Roz Manaz

Çağır Onu Geri Gelsin Diye Bana Kedi Söyledi


Suyu çok kirlendi akvaryumun,
parmağımla suya "beni yıka" yazdım.
balıklar ağza alınmayacak laflar etti arkamdan.


evimde bir kedi var, 
işten gelince zorla kendini sevdiriyor her gün.
ilgi bağımlısı bir hanım.
pamuk gibi tüyleri var, ismi Arya.
Bir arkadaşım bana emanet etti 8 ay önce.
Bir kaç gün sonra almaya gelecek, 
O gidince ben çok ağl

aya (ulaşa)
cağım
arkasından.

Kedi bana seni anımsatıyor,
huyları aynı sen.
sanki o sen gibisin.
Seni                      sev
                             çünkü ben Arya'yı
çok seviyorum.


Burada bi koala var, kafamda, tam içinde.
Okaliptüs ağaçları var gözlerimin içinde.


Sen hiç sevmedin kışları, yazları mutluydun falan.
Ben kış dışında mevsim sevmezdim, baharın kızı.
sevmezdi beni bundan.


Ben bunu
Suya yazdım. 
Eylül gelince gözlerimi kapar uyurum.
Rüyalarda buluşuruz 
Bu şarkıyla kavuşuruz.