biraz da kayboldum, yoruldum ama kaçmadım savaş yanlısı saçlarından.
kırdın diye seni suçlayamam. attığın taşların yönüne camlarımı ben taşıdım.
dağılışımı mazur gör. yediğim ilk kurşunsun.
çünkü ben burada ölürken, üzülme diye bağıramadığım çok şey var. ağlayarak başladığın bu yolu, ağlatarak bitireceksin. karşına biri çıkacak, canından çok seveceksin. geçmişini unutup, geleceğini mahvedeceksin. kahrolup, sonunda yine annene döneceksin.
13 yaşındayım daha ben. hiçbir şeyi bilmiyorum hayatta. ama sevmeyi biliyorum. ben seni çok seviyorum kübra. annemi sevdiğim kadar.
böyle böyle gölgene razı oldum, alıştım. ben annem hariç, sevdiğim her şeyde yanıldım.
tanrım beni niye terk ettin?
bana yara izlerini göstermiş, karşılığında da benim hiç yaram yokmuş gibi yapmama izin vermişti.*
niye canın yanarken dağ gibi durdun ki.
kabul et, tüm namlular sana dönükken bu siperlik işinde iyiydim.
tam düşecekken tutunduğum tuğlayı, kendime rab bellemeyeceğim.*
için buza kesilmişken ateşi avuçladın.
niye?
sonunu bile bile uçuruma koştun.
neden?
kendimle kendim arasında gidip gelen yeni bir yol açtım. günler, niçin uzadığını, niçin kıvrıldığını bilmediğim bir sarmaşık gibi dolanıp durdu boynuma. dünya, bensizde dünyaydı, darılmadım.
benden bu kadar, katilimin gözlerinden öperim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder