Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana “bu
benim şarkım bak” diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir
radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.
Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki
bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile
duysa “acaba burda mı?” diye kokuyu duyanın gözü seni arasın.
Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil,
iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın.
Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde “şanssızlığınıza”
biraz gülün, biraz ağlayın.
Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir
dönem çok sevmiş ol, bi dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra
tebessümle hatırla. Biraz da bi yanın acıyarak. “O olsaydı nasıl olurdu acaba
hayatım?” diye sorgulayarak. Artık bir şey hissetmesen de “başına bir şey gelse
yine de ilk ben koşarım” diyecek kadar. Unutma, masallar mutlu sonla, efsaneler
kavuşamamakla biter.
Bir evlat edin. Bir kedi olur, bir köpek de. Ama olsun.
Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine bakımına muhtaç bir kalbin
atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey.
Birinin kahramanı olmak istersen bundan büyük fırsat olamaz. Sevmek çok güzel.
Hele bir de her koşulda sevilmek.
Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku.
Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt
sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri
gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı olur.
Salaş bir restaurant edin. Patronundan garsonuna kadar tanı.
Kafan mı bozuk, mekan dolu mu, sana yer açacakları kadar müdavimi ol. Bir masan
olsun hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bir şey gelmeyeceğini bil.
Bir gün belki kapanır ya da yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde “burda
eskiden hep bi yerim vardı” dersin.
Bir hobin olsun. Kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğin. Dünyadan
uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. Insanlar şaşırsın.
Senin icin çocuk oyuncağı olsun.
Bir şey iste. İmkansız olsun. Peşinden koş. Yorul. Defalarca
vazgeç. Defalarca dene. Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da. Uykuların
kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da
olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yatağına yattığında “ben
elimden geleni yaptım” de. Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin ya da
bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir.
Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke
daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür; bir daha geri
getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, işkence. Kıymetini bil. Yarın ne olacağı
belli değil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma.
Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun
yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın.
Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını
kapattığında gerçek sen olabildiğin. Dört duvardan birininin dibine çöküp
ağlayabildiğin. Güçsüzlüğünü yaşayabildiğin. Sonra daha güçlü kalkabildiğin.
Kaldığın yerden devam edebildiğin. İnsan en çok kendini özlüyor çünkü.
Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz
koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bi başka. Para amaç değil
araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En
çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda, “başka
biriyle mi acaba” diye değil “başına bir şey mi geldi” diye endişelen. İlişkini
başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen
de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir. Telefon karıştırmakla
ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen
araştırmadan da karşına çıkar korkma. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa
kalp yenisini inşa eder.
Ve
Kalbini temiz tut. Çevreni de. Unutma yaptığın her iyilik
bir gün sana geri döner.